Skip to content
- HÂABE: Heybe.
- HACET: Alet,edevat.
- HAKLAĞA: Tahıl ölçeği.
- HAKULAH-: Hayır için verilen yardım
- HALBİYSEM : Halbuki,halbuysam.
- HALAYIK: Hizmetçi.
- HAMIRSIZ: Mayasız ekmek
- HAMUT:koşum takımı
- HANGIRDŞAMAK: Çirkin gülüşmek.
- HAPAZ: Bir avuç dolusu.
- HARAR:büyük çuval
- HARHUŞ: abur cubur
- HARABATI: savurgan.
- HATIL: Hayvan yemliği.
- HAVAS GÜVES: Arzuyla,istekle
- HAVASIMAK: Heveslenmek.
- HAZİTMEK: Beğenmek,hoşlanmak.
- HEDİK: Kaynatılmış bugday,bulgur
- HELKİ: Bakraç
- HERKİL: Tahıl konulan yer
- HERSLENMEK: Kızmak.
- HEŞLEMEK: ziyan etmek.
- HIRTMAK: Burkulmak,incimek.
- HISTA: Pay
- HİÇSİNMEK: önem vermemek,
- HİRİMHİÇ ETMEK: berbat etmek.
- HORANTA: Evde yaşayanların tümü.
- HORA GEÇMEK : makbule geçmek
- HOTLAMAK: Zıplamak.
- HOTOZ: Kadınların baş süsü.
- HOYUK: Boy bos.
- HÖKELA: Kibirli, ukala.
- HÖLLÜK: Bebeğin altına konulan toprak
- HÜRÜ: Huri ,Melek
- HÖRÜKLEMEK: Tepeleme doldurmak
- HÖTÜK: Zehir,zıkkım.
- HUYSUKMAK: Alışkanlık haline getirmek